Merhaba Sıfır Atık Takımı!!! Sizlere önceki yazılarımızda evde nasıl sıfır atık hareketilerini uygulayabileceğinizi anlattık. Peki ya hepimizin evi olan ülkemizde neler yapılıyor? Sıfır Atık aksiyonları ülkemizde nasıl gelişti, ne kadar önem teşkil ediyor, nerelerde uygulama halinde gibi bilgileri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 'na uğrayarak öğrendik. Ayrıca hemen hemen gittiğimiz restoranlar ve kafeler Sıfır Atık aksiyonlarını nasıl uyguluyor? Bu konu hakkında neler düşünüyorlar? 9 senedir yeme-içme sektöründe olan ve şu an da kendi kafesini işleten Koral Şahin ile konuştuk. Yazımızda bu soruların ve daha fazlasının cevabı hazır. Ayrıca her yazımız da olduğu gibi evdeki sıfır atık hareketiniz için bir önerimiz daha var, evde sıfır atık mum yapımı! 🕯️ Türkiye'den bahsetmeden önce gelin dünya ne haldeymiş bir bakalım. Dünyaya önem göstermemiz geleceğimizin için çok önemli. İklim değişiklikleri, sıcaklık farklılıkları, yerküredeki hareketlenmeler dünyanın doğal düzeninin bozulduğunun birkaç kanıtı sadece. Bunların sebebi de bizleriz.Küresel ısınma artık inkar edilemez ve önlenmesi gereken bir durum oldu. Ozon tabakasının artık bizi korumaya hali kalmadı. Her sene karbondioksit salınımı artarak 2020'de, insanlık tarihinin en üst noktasına ulaştı. Sıcaklıklar dönemin en üst seviyesine ulaştı ve bu ne yazık ki yavaş yavaş akciğerimiz olan ormanları da kaybediyoruz. Merak etmeyin Sıfır Atık Takımı hala geç değil. Her zaman dediğimiz gibi çözüm doğamızda ve ona iyi bakmakta. Bu yüzden sizlere olabildiğince doğa dostu tavsiyeler verdik. Dünyayı kurtarmak sadece filmlere özgü değildir, unutmayın. 🦸🏻♀️ 🦸🏻♂️ Peki ya Türkiye'de neler oluyor? “Bizim amacımız kıymetli malzeme, atık bile değil!” Sizler için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Sıfır Atık Daire Başkanlığı, Sıfır Atık Envanter ve Eğitim Şube Müdürlüğü’nden Mehmet Balcı ile konuştuk. Mehmet Bey ile Türkiye’de şu ana kadar neler yapıldığını, Sıfır Atık hakkında farkındalık düzeyini ve genel olarak devletin neler yaptığını tartıştık. Mehmet Bey’i tanımamız gerekirse kendisi Akdeniz Üniversitesi Çevre Mühendisliği mezunu ve 9 yıldır Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda ve son 2 yıldır da Sıfır Atık Daire Başkanlığı’nda çalışmakta. Haydi gelin sohbetimizin derinine inelim! “İnsanın olduğu her nokta bir atık kaynağı…” Mehmet Bey ile sohbetimiz insanın olduğu her noktanın bir atık kaynağı olduğunu belirterek başladı. Bu yüzden de bu projeyi daha büyük çapta, ülkece yapmaya çalıştıklarını söyledi. Küçük işletmelerin, belediyelerin bile 2 çalışanım var demeden bu bilinci kazanması gerektiğini belirtti. Çöpe attığımız her attığın aslında; bir taşıma masrafını arttırdığını, iki insan masrafını arttırdığını, üç depolama alanının arttırdığını, dört depolama alnının işletim maliyeti artırdığını söyledi. Yani ‘Aman bundan ne olacak!’ diye atılan her çöp, aslında masraf artışına sebep oluyor. Bu yüzden de atıkların ayrıştırılması gerektiğinin altını çiziyor, Mehmet Bey. Ülkemizde Sıfır Atık hareketi nasıl ve ne zaman başladı? Mehmet Bey Türkiye’de 2017 yılında Sıfır Atık çalışmalarının başladığını öncesinde ise pilot çalışmalar yapıldığını söyledi. Bu çalışmalar öncelikle bakanlıklarda, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve mecliste başladı. Sonrasında ise 81 ilde olan il müdürlükleri sayesinde illere yayıldı. 2018 yılında Emine Erdoğan’ın projenin başına geçmesiyle ilk yılına kıyasla çalışmalar ivme kazandı. Ayrıca Mehmet Bey “atık” kelimesi yerine kıymetli malzeme denmesini tercih ediyor. Aslında bu da işine ne kadar bağlı olduğunu ve önem verdiğini kanıtlıyor. Öncelikle olarak Sıfır Atık Daire Başkanlığının görevleri nelerdir? Pilot çalışmalar adına, Ankara’da birçok kamu kurumlarına altyapı oluşturmak için ekipmanlar sağlanmış ve 12 Temmuz 2019’da Sıfır Atık Yönetmeliği yayımlandı. Mehmet Bey ilk olarak kamu kurumlarının seçilmesinin sebebinin diğer kamudan ayrı işletmeler ve kuruluşlara örnek teşkil edeceğini söyledi. Bu yönetmeliğe- bir önceki yazımızda da değinmiştik. Aslında organizasyonların sıfır atık adına aksiyonlar alması için en önemli yönlendirmeler burada başlıyor. Mehmet Bey Haziran 2020'ye kadar aslında kamu kuruluşlara belge alma süresi verseler de bu covid yüzünden aksadığını belirtti. Ama ilerleyen hedeflerinin sağlam ve hala devam ettiğinden ve hedeflerine ulaştıklarından bahsetti. Kamu kurumlarından sonra bu yönetmeliğe dayanarak kamunun içli dışlı olduğu organizasyonlarda örneğin havalimanı, ya da şehirlerarası otobüs terminalinde çalışmalar düzenliyor. Devlet ise bu Sıfır Atık yönetmeliğine uymayan zorunlu bölgelerde ise yaptırım uygulamaya başlamış. Yani açıkçası biraz da bu faaliyetler artık zorunlu olmaya başlamış. Tabi Mehmet Bey bu işin ne kadar bilinç, farkındalık işi olsa da böyle hareketlerin gerektiğini belirtiyor. Sıfır Atık Daire Başkanlığının muhatapları kimlerdir? Mehmet Bey en çok muhatapları olduğu kurumların belediyeler olduğunu belirtti. Zaten ilk başlarda da pilot seçilen belediyelerle başlayan projenin yaygınlaşmaya başladığını belirtti. Ankara’da bu konuda en iyi Sincan belediyesinin çalıştığını söyledi hatta 2019 Sıfır Atık Zirvesinde de ödül kazanmış bir belediye olmuş. Sadece büyük belediyelerde bu projenin gerçekleşmediğini küçük bölge belediyelerinin bile Sıfır Atık Projesi için başvurduğunu belirtti. Hep devlet kurumlarından bahsettik, peki ya özel işletmeler? Mehmet Bey bu yola çıkarken, devlet ile başlamanın diğer işletmelere örnek olacağının düşünüldüğü söyledi. Her ne kadar pandemi biraz aksatsa da sağlanacak eğitimler ve kaç kurumun Sıfır Atık Belgesi alacağının hedeflendiğininden bahsetti. Hatta 11.Kalkınma Planı daha detaylı bilgi alınabilir. Sıfır Atık Belgesi her ne kadar çevre ve gelecek için önemli olsa da aslında firmalar bu belge sayesinde kendilerini endüstride ayrıştırılabilir. Hatta uluslararası işler yapan bazı şirketler, İngilizce Sıfır Atık Belgesi talep ediyorlarmış ki yabancı partnerlerinin gözünde bir ayrıcalık yakalasınlar. Türkiye ile Avrupa ülkelerini sıfır atık konusunda kıyasladığımızda ne düşünüyorsunuz? Türkiye'de çevre mevzuatı 1982 yılında yürürlüğe girerken, asıl farkındalığın Avrupa Birliği’ne uyum süreciyle başladığını belirtti. Ardından da yönetmeliklerin değişmesi, yenilenmesi söz konusu. Yani Türkiye, Avrupa Birliği ülkelerine uyum sağlamaya çalışıyor. Bu süreçte de stajyerlerden çalışanlara kadar hummalı bir araştırma yaptıklarını belirtti. Birey mi, devlet mi bu konuda asıl farkı yaratacak olan? Farkındalık kazanılması çok istenen bir olgu iken, bunun en büyük yapı taşı aslında eğitimler. Bakanlık tarafından okullara, öğretmenlere eğitim veriliyor. İlk ve orta okullar, liseler ve üniversiteler, yani aslında her yaşa hitap eden eğitim kurumlarına, sıfır atık seminerleri düzenleniyor. Hatta Mehmet Bey, pandemi sırasında özellikle üniversitelere online eğitim sağlandığını söyledi. Sürdürülebilirlik ve sıfır atık aktiviteleri çevresel, sosyal ve/veya devlet faktörlerinden dolayı alınan aksiyonlardır. Mehmet Bey’e birey mi yoksa devlet mi daha etkili diye sorduk. “Devlet katalizör olarak görev almalı.” diyen Mehmet Bey, insanın içindeki motivasyonu tetikleyen bir unsur olması gerektiğini ekledi. Örneğin, sıfır atık farkındalığı ya da bu konu hakkında isteği olmayan bir birey ya da bir işletme, devlet yaptırım uygularsa bile cezasını öder, ve işlerine devam eder. Bu yüzden de Mehmet Bey, önce devletin bazı farkındalıklar yaratarak insanları teşvik etmesi gerekir ki insanlar alışsın diye kendi fikrini bizlerle paylaştı. Konuşmamızın bitmesine yakın Mehmet Bey: “Farkındalık her geçen yıl artıyor.” dedi. Hatta işletme ve psikoloji öğrencileri olarak sıfır atık konusunda onu ziyaret etmemiz de bu cümlesini desteklediğini belirtti.🤓 Bu güzel sohbetin ardından, bakanlıkta neler yapıldığını göstermek için Mehmet Bey bizi bir tura çıkardı. O sırada bakanlıkta başlayıp bir çok yere yayılan ve daha fazlası hedeflenen dönüşüm kutularını gösterdi. Bu kutulara atılan her çöple orda çalışan insanlar yemekhane kartlarına para yükleyebiliyormuş. Yani atık tüketimini azlattıklarında karşılığını alıyorlarmış. Bunun güzel bir teşvik olduğunu düşündük ve kullanımının sıklaşması gerektiğini düşündük. Sonrasında ise daha büyük bir atık dönüşüm alanına geçtik. Burda cam, plastik, metal, kağıt, elektrik elektronik, pil toplama alanı ve atık yağ bölümleri bulunmakta. Ayrıca bitkisel atık yağ için de ayrı toplama alanları bulunmakta. Bu turumuz sırasında Mehmet Bey bize bir bisikletli kompost makinası gösterdi. Bu mekanizmayı okullara yolladıklarını belirten Mehmet Bey böylelikle hem çocukların ilgisini çektiğini hem de genç yaşta farkındalık yarattıklarını belirtti. Bu gezimizin sonunda ise çok şahane bir yere uğrama fırsatı bulduk. Sevgili Sıfır Atık takımı hatırlarsınız ki sizlerle ilk evde nasıl kompost yapılır yazımızla bu yola başlamıştık. Şimdi ise size bunun şehir bazında nasıl yapıldığını Mustafa Beyin ağzından dinleyeceğiz. Peki ya işletmeler neler yapıyor? Gittiğimiz yediğimiz içtiğimiz kafeler bu doğrultu da neler yapıyor ya da neler planlıyor diye merak ettik. Ne kadar kendimiz bu konu hakkında bir şeyler yapsak da daha büyük çapta da hareketler gerçekleşmekte. Bizim evde ürettiğimiz ve geri dönüştürdüğümüz atığın hemen hemen 10 katını işletmeler üretmekte. Ülke çapında ise bu rakam ev atıklarımıza kıyasla dudak uçuklatıcı. Biz sizin için bu zamana kadar hep evdeki atıklardan ve bunu nasıl azaltabileceğimizden bahsettik. O yüzden şimdi sıra ise bu konu hakkında kendi girişimleri olan ve daha fazlasının olabileceğine inanan Koral beyle onların mükemmel kahveleri eşliğinde konuştuk. Koral Bey First Crack Coffee House’un işletmecisi. First Crack Coffee House 2019 yılının ekim ayında Üniversiteler mahallesi Bilkent Park Sitesinde açıldı. Açıldığı günden beri kahveleriyle ve tatlılarıyla birçok insanın gözde mekanlarından biri oldu. Koral beyle yaptığımız röportajda kendisinin işletmesinde neler yaptığını ve yapmak istediklerini konuştuk. İşletmelerde sizce en çok nelerde atık çıkıyor ve Bu pandemi sürecin de işletmenizin Sıfır Atık hareketi nasıl devam etti? Tabii bu pandemi süreci işletme sahiplerini çok kötü etkiledi, bundan Koray Bey de bahsetti. Bu süreç planladığı bazı fikirlerini hayata geçirmesine engel olmuş. Belirttiği üzere bu süreçte sıfır atık hareketleri sekteye uğramış. Gel al servislerde ne kadar kâğıt bardak kullanılsa bile bunun atık üretimini arttırdığını belirtti. Plastik bardak, pipet gibi ürünlerin ise bu dönemde tüketimin hızla arttığını belirtti. Bunun yerine ise üretilen doğada kaybolan özel cam pipetler olduğunu söyledi ama bunlar maliyetinin bir hayli yüksek olmasından ve ulaşımının zor olduğunu belirtti. Ayrıca diğer doğa dostu atık üretmeyen ürünlerden de bahsetti “kalın ama suda dahi çözülebilir plastikler var, çok pahalı olur ve Türkiye de sadece birkaç yer şu an bunu kullanıyor.” Verdiği bu bilgilerle aslında işletmelerde atık üretimin bir hayli azaltılabileceğini belirtti. Sizce bu tarz işletmelerde sıfır atık adına aksiyonlar nasıl alınabilir? Bu güzel işletmenin en şahane taraflarından biri ise kendi evlerinde yaptıkları tatlılar. Koray beye bu konuyu sorduğumuzda hem böylelikle sıradanlığı kırdıklarını hem de lezzetine yüzde yüz güvendikleri tatlıları olduklarını söyledi. Aynı zamanda dışarıdan tatlı gibi ürünleri almayıp evde yaparak fabrikasyon atık üretimine katkıları olmuyor. Koral bey ilerleyen zamanlarda mekânında kendi termoslarını satmak istiyor. Böylelikle atık tüketimini azaltacağını düşünüyor ve eğer termosla gelinirse indirim yaparak müşterilerini teşvik etmeyi planlıyor. Fakat bunların hep küçük çapta kalacağına dile getiriyor Koray Bey. Belli başlı devlet tarafından teşvikler olması gerektiğini düşünüyor. İşletmelerin bu konu hakkında yeteri kadar bilgilendirilmediğini belirtiyor ve bu konuda fikrini “Çöplerimizi ayırsak bile bunları tam olarak nerelere teslim edileceğini bilmiyoruz” dile getiriyor. Eskiden bazı plastik ürünlerinin, “mavi pet şişe kapaklarının” toplanma noktalarının yaygın olduğundan ve bunun ne kadar güzel bir hareket olduğundan bahsettik. Ama bunların diğer ürünler için de olması gerektiğinden sohbet ettik. Bu tatlı işletmenin diğer çalışanları ve müdavim kedileri ile yaptığımız tatlı sohbeti Koral Bey'in “bu konu da önemli olan bilinç” sözleriyle sonlandırıyoruz. First Crack Coffee House Açık Adres: Üniversiteler Mahallesi, Bilkent Park Sitesi, 06800 Çankaya/Ankara Şimdi sıra, sıfır atık temalı sürdürülebilir eğlencemizde... 😜 Hemen hemen herkesin evinde aksesuar olarak yer alan güzel kokulu mumlar… Rengarenk ya da farklı desen ve kokulara sahip oldukları gibi evde de yapılması oldukça mümkün. Yani illa satın almanızı gerektirecek bir ev aksesuarı değil. Hatta Sıfır Atık Takımı, evde mum yaparken sıfır atık aksiyonlarınıza devam etmeniz mümkün! Nasıl mı? İşte bunu sizlerle eğlenceli bir hale getirip paylaşacağız. Sürdürülebilir eğlencemize başlamadan önce, her zamanki gibi önce bu konu hakkında biraz bilgi sahibi olalım. Mumun olmazsa olmazı parafin diye tahmin ederdik. Aslında durum hiç de öyle değilmiş.👀 Katı yağdan da mum elde etmek mümkün. Atık katı yağlarınızı biriktirerek ya da hiç kullanılmamış katı yağlardan da mum yapabilirsiniz. Yani parafin ve katı yağ mum yapımında birbirlerinin eş değer iki malzeme olarak değerlendirilebilir. Katı yağ konusunda tereddütlerinizin olduğunu tahmin edebiliyoruz, özellikle mumun yaydığı koku adına.👃🏻 Ama aromatik yağ veya atık meyve kabuğu koyarsanız durum tersine dönecektir ve güzel, doğal kokular alacaksınız. Hatta aromaterapinin sakinleştiriciliği ve faydasını da göreceksiniz. Haydi gelin 20 dakikalık sürdürülebilir eğlencemize malzemelerle başlayalım!🤩 Malzemeler: -Kavanoz ya da cam kap -Parafin ya da atık katı yağ / margarin ana haliyle -Aromatik yağ ve/veya atık meyve kabukları -Dilerseniz renk vermek için mum boya kalemleri veya dilediğiniz renk veren baharatlar, zerdeçal gibi -İp ve somon ya da ahşap mum fitili ve mum sehpası Yapılışı:
Mehmet Balcı ve Koral Şahin'e bize değerli vakitlerinden ayırıp ilgilendikleri için çok ama çok teşekkür ediyoruz. Bir dahaki sefere görüşmek üzere Sıfır Atık Takımı! Sürdürülebilir eğlence hep hayatınızda olsun.😋 B&T
0 Comments
Merhaba Sıfır Atık Takımı! Bu yazımızda Türkiye’de sıfır atık adına aksiyon almış birkaç işletmeden bahsedeceğiz. Hatta dahası da var… Sizler için sıfır atık konseptli bir ana yemek hazırladık. Bu yemeğimiz de hiç bir malzemeyi çöpe atmıyoruz. Nasıl mı? Gelin başlayalım! Ülkemizde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Sıfır Atık Yönetmeliği kapsamında ‘Sıfır Atık Belgelendirme’ süreci 2020 yılı itibariyle başladı. Çeşitli işletmeler başvuru kılavuzunu inceleyerek belgelendirme süreçlerini başlatabilir. Türkiye’de bu belgeye sahip oteller de bulunmakta. İlk örnek tesisimiz, Bodrum Güvercinlik Koyu’nda yer alan Lujo Hotel. Lujo Hotel hem otel hem de ofis birimlerinden çıkan atıkları ayrıştırıp ilgili atık firmalarına ulaşımını sağlıyor. Bu sayede geri dönüşüm adımları tamamlanıyor. Ayrıca 2020 yılından itibaren akıllı dozaj sisteminden yararlanarak, çamaşırhanede kimyasal ve su tüketimini azaltıyorlar. Lujo Hotel Kurucusu Çağsal Kılıçkaya, Milliyet Ege’ye verdiği röportajda, 2021 yılında plastik maddeleri otel kapsamında azaltmak için çalışmalar yaptıklarını belirtti. Bunlar arasında pipet, bakım kitleri ve çamaşır torbaları gibi malzemeler yer alıyor. Lujo Hotel’i Sıfır Atık Takımı olarak tebrik ve takdir ediyoruz🏆. İkinci ve üçüncü tesislerimiz ise Türkiye’nin yedi tepesi İstanbul’dan oteller: Hilton İstanbul Bosphorus ve Conrad İstanbul Bosphorus. Gastronomy Turkey haberine göre iki otel de İstanbul konaklama sektöründe Sıfır Atık Belgesi’ne sahip olan ilk işletmelerden. Mutfakta sıfır atık sistemi, misafir odaların da çöp ayrıştırma-organik, ambalaj ve geri dönüşmeyen atıklar- ve teknik servis departmanında ise tehlikeli ve tehlikesiz atık olarak ayrıştırma sağlandı. Hilton İstanbul Bosphorus ve Conrad İstanbul Bosphorus otellerini gönülden kutluyoruz🏆. Bilinir işletmelerin sürdürülebilir aksiyonlar alması umarız ki diğer orta ve küçük çaplı işletmelere de örnek olur. Ülkemizdeki bu güzel örnek işetmeler, çamaşırhaneden tutun da mutfağa kadar sıfır atık faaliyetleri gösteriyor. Peki ya biz mutfağımızda neler yapabiliriz? Sizler için bayat ekmek köftesi ve pilav hazırladık. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile dünya çapında bilinen Şef Mehmet Yalçınkaya’nın işbirliğinden ortaya çıkan bir videodan esinlendik. Bu eğlenceli videoda küçük bir kız çocuğu olan “Sıfır Atık Müfettişi” Ela ile mutfakta sıfır atık konsepti ile bayat ekmek köftesi ve sebzelerin kalan kısımlarını kullanarak çorba hazırlanıyor. Ayrıca, Şef Sinem Özer’in sıfır atık tariflerindeki sos ve bayat ekmek kullanımından da ilham aldık. Aslında Sıfır Atık hareketi için ilk adım planlı ve işlevsel alışveriş yapmaktan başlıyor. Şeflerimiz de ilk olarak bu konuda bizleri uyarıyor. Böylelikle hem gereksiz israftan kaçınırız hem de atık üretimimizi bir hayli azalıyor. Daha detaylı bilgi için ilk blog yazımıza ve Aslıhan Dönmez’in sayfasına da bakabilirsiniz. Haydi şimdi tarifimizin malzemeleriyle başlayalım! Malzemeler Bayat Ekmek Köftesi 🤤 Köfte için:
Sos için:
Tarif Öncelikle Şef Eyüp Kemal Sevinç’in de belirttiği gibi mutfakta en büyük atık ve israf çöpe giden ekmeklerden oluşuyor. Bu yüzden biz bu bayat ekmekleri iki farklı şekilde kullanacağız. Öncelikle bayatlayan ekmeklerinizi ister güneşte ister daha çabuk olsun diyorsanız fırında küçük parçalar şeklinde kurutuyoruz. Kuruyan ekmeklerimizi blender ya da mutfak robotu yardımıyla toz haline getiriyoruz. Bu karışımı cam kavanoza koyarak dolabınız da istediğiniz kadar saklayabilirsiniz. Böylelikle hem dışardan ambalajlı galeta unu almıyoruz hem de atık üretmiyoruz. Köfte: Bu yaptığımız galeta unundan 1 su bardağı kadar 500 gramlık kıymamızın içine döküyoruz. Köfte harcına ince ince kıydığımız maydanozları da ekliyoruz. Aman dikkat maydanoz saplarını atmayın çünkü onları da kullanacağız! Ayrıca bir soğanı, kabuklarından ayırdıktan sonra onu da ister rendeleyerek ister ince ince doğrayarak harcımıza ekliyoruz, üstüne de istediğiniz baharatları katıyoruz. Bütün malzemeleri bir kapta güzelce yoğuruyoruz ve dinlenmesi için 15 dakika buzdolabında tutuyoruz. Püf Nokta: Köfte harcını iyice yoğurursanız malzemeler biribirne daha sıkı bağlandığından dağılmazlar. Ayrıca köfte harcınızı ne kadar uzun dinlendirirseniz malzemeler tatlarını birbirine aktarır, böylelikle daha lezzetli olacaktır. Ekmek harcı: Malum ramazan ayındayız ve lezzeti mi lezzetli pide satışları başladı. Evde kalan bayatlayan pidelerinizi tabiki de atmıyoruz. Bunları kareye yakın şekil de keserek kendimize orta boylarda ekmek paraları hazırlıyoruz. Bu hazırladığımız ekmekleri fırın tepsisinde biraz zeytinyağı, köftemiz için kullandığımız soğanın kabukları ve sarımsakla harmanlayarak fırına veriyoruz. Fırında 180 derecede kızarana kadar pişiriyoruz. Sos: Sebze kabukları genelde kullanılmadan çöpe atılıyor. Oysa ki bu sebze ‘atıkları’ baya yararlı ve lezzetli soslar olabilir. Köfte harcından çıkan maydanoz sapları ve salatadan kalan domates, havuç, kereviz ve soğan kabuklarını bir tencerede su ile kaynatıyoruz. Kaynayan sebze suyu karışımını ister rondodan geçirip bir bütün elde edin isterseniz sebzeleri bir süzgeç yardımıyla alın. Kalan suyun içine köftelerimizi pişirirken fazladan çıkan su ve yağ karışımını dökün, bu ekstradan lezzet verecektir. İsteğe bağlı olarak bu sosa salça da ekleyebilirsiniz. Yemeğimizi tabaklarken kızarmış ekmeklerimizin üstüne köftelerimizi, en son da lezzetli sosumuzu döküyoruz. Uğraş:💪🏼💪🏼💪🏼
Para biriktirmek:💸💸💸💸 Çevreye katkısı:🌍🌍🌍🌍🌍 Eğlence:🕺🏻🕺🏻🕺🏻🕺🏻 Şimdiden afiyet olsun Sıfır Atık takımı! B&T |
YazarlarBengü Bilgir Daha önceleri... |